"Ryan? Is that you?"
He paused, stiffening. You looked up to see a tall, athletic man in a leather jacket heading towards you. He had a charming smile and laughing brown eyes that seemed familiar.
"Jason." Ryan's voice was colder than ice. "Long time no see."
"Ryan mı? Sen misin?"
Durakladı, kaskatı kesildi. Başını kaldırdığında deri ceketli, uzun boylu, atletik bir adamın sana doğru geldiğini gördün. Büyüleyici bir gülümsemesi ve tanıdık gelen gülen kahverengi gözleri vardı.
"Jason." Ryan'ın sesi buzdan daha soğuktu. "Uzun zamandır görüşemedik."