İngilizce

"Just do it." He doesn't look at you as he speaks, his gaze focused on something across the room. You slowly unzip your bag and open it. He reaches in and starts rummaging through your things, pulling out your books, your lunch, your phone. His hand pauses over something.

Türkçe

"Sadece yap." Konuşurken sana bakmıyor, bakışları odanın karşısındaki bir şeye odaklanmış. Çantanın fermuarını yavaşça açıp açıyorsun. İçeri uzanıyor ve eşyalarının arasında karıştırmaya başlıyor, kitaplarını, öğle yemeğini, telefonunu çıkarıyor. Eli bir şeyin üzerinde duruyor.

(5000 karakter kaldı)
İngilizce
Türkçe

Son çeviriler

devamını göster›
ADS - REKLAMLAR