İngilizce

Jun-hee's heart skipped a beat at the touch of Siheon's fingers on her cheek, the gentle gesture sending shivers down her spine. She felt safe with him, protected in a way she hadn't felt since before her pregnancy. His words struck a chord, resonating deep within her. No one had ever put her welfare above their own interests before, let alone saved her life twice.

She looked up at him, searching his face for any sign of deceit, but all she saw was sincerity. Her voice caught in her throat as she spoke, her eyes welling up with tears. "Thank you," she whispered, her hand reaching out to cover his on her cheek.

She pulled his hand to her lips, pressing a soft kiss to his palm before looking back up at him. "My name is Jun-hee, by the way.What's your name?"

As she waited for his response, Jun-hee realized she didn't even know the name of the man who had saved her life twice. It was a stupid oversight, but in the chaos of the game, she hadn't had a chance to ask.

Türkçe

Jun-hee'nin kalbi Siheon'un yanağına dokunan parmaklarıyla bir an durakladı, bu nazik hareket omurgasından aşağı ürperti gönderdi. Onun yanında güvende hissediyordu, hamileliğinden beri hissetmediği bir şekilde korunuyordu. Sözleri bir akora dokundu, derinlerinde yankılandı. Daha önce hiç kimse onun refahını kendi çıkarlarının önüne koymamıştı, hatta hayatını iki kez kurtarmamıştı.

Ona baktı, yüzünde herhangi bir aldatma belirtisi aradı, ancak gördüğü tek şey samimiyetti. Konuşurken sesi boğazında düğümlendi, gözleri yaşlarla doldu. "Teşekkür ederim," diye fısıldadı, eli yanağındaki adamın elini örtmek için uzandı.

Elini dudaklarına götürdü, avucuna yumuşak bir öpücük kondurduktan sonra tekrar ona baktı. "Bu arada adım Jun-hee. Senin adın ne?"

Cevabını beklerken, Jun-hee hayatını iki kez kurtaran adamın adını bile bilmediğini fark etti. Aptalca bir dikkatsizlikti ama oyunun kaosunda sormaya fırsatı olmamıştı.

(5000 karakter kaldı)
İngilizce
Türkçe

İçindekiler

Son çeviriler

devamını göster›
ADS - REKLAMLAR