İngilizce

Hiç bilmediğin sofralarda senin için ayrılmış bir yer var. Hiç görmediğin masalarda seni bekleyen bir koltuk var. Henüz tanışmadığın insanlar, seninle paylaşacak hikayelerini saklıyor. Yürümeye cesaret edemediğin yolların sonunda, seni bekleyen manzaralar var. Ve belki de en önemlisi henüz fark etmediğin bir iç dünyada seni bekleyen bir sen var. Her şey sen adım attığında seni bulacak. Hayat seni bekliyor.

Türkçe

Hiç bilinmeyen sofralarda senin için kayıtlı bir yer var. Hiç görmediğiniz masalarda sizi bekleyen bir koltuk var. Henüz tanışmadığın insanların, seninle paylaşacak hikayelerini saklıyor. Yürümeye cesaret edemeyen yolların sonunda seni bekleyen manzaralar var. Ve belki de en önemlisi henüz fark etmediğin bir iç dünyada seni bekleyen bir sen var. Her şey sen adım attığında seni bulur. Hayat seni bekliyor.

(5000 karakter kaldı)
İngilizce
Türkçe

İçindekiler

ayrilmis
ayrılmış
de
arasında, of
en
a, tr
her
ona, onu
ic
ıc
ve
a., a.ş., ettik
bekleyen
,waiting, awaıtıng, awaiting, expectant, pendıng, pending, waiting
bekliyor
anticipate, anticipates, awaıts, awaiting, awaits, expectıng, expecting, expects, waıtıng, waiting
belki
belkı, maybe, maybein, mıght, might, miğht, perchance, perhaps, perhaps,, possıbly, possibly
bilinmeyen
unknow, unknown, unkown
bir
a, an, aone, ına, ısan, in.a, isa'n, isan, işan, on.e, one, öne, some, something.", the one, the,a, thea, you one
bulur
fınds, findş, locates
cesaret
boldness, bravery, courage, coürage, dared, encourag, encouraged, encouragingly, fortitude, gutş, hardıhood, hardihood, spunk, tıcker, ticker, valor, valour, ventured
de
appraise, are.not, changelog, changeover, changer, d.e., evaluating, evaluation, modıfy, modifıed, no't, not ok not, not...anyting, precious., remodel, revaluing, say, thede, transcrıpts, varıes, variable, डे
en
,at, 'ş, at, at,, breadth, e-n, e.n, most, moşt, möst, the at, the's, the’s, themost, width
fark
awareness., changemakers, diff, difference, differençe, diffrence, mindfulness, notıced, noticeably, noticed, noticing, realıze, realised, realising, realized, realizing, thedifference
hayat
lıfe's, life, life-, life,, life', life'is, life's, life’, life’s, lifeis, thelıfe, thelife, ज़िन्दगी
her
a'll, each, eaçh, eve ry, every, everything!, everytime, first/of/all
koltuk
ar-mchaır, arm-chair, armchaır, armchair, armçhair, chaır, çhair, recliner, seat, seatback, सीट
manzaralar
landscapes, vistas
sen
amyou, are you, are-you, are.u, are'you, areu, areü, areyou, areyoü, areyu, d'où, diyou, do.u, do'u, dou, doü, doyou, ıloveyou, te-a, theyou, thou, vce, wereyou, y ou, y-o-u, yo u, yo,ü, yo'u, yoto, you, you-are, you,are, you.are, you'', you'are, you'il, you're, you’il, you’re, youare, youll, youre, yourethe, youwere, youwil, yoü, yoü'are, yuoare, তুমি
seni
seni, it'you
senin
ıs/your, ısyour, ıt'syour, isyour, of.you, ofyou, ofyour, t'h'y, thıne, thine, thy, your, तेरा
seninle
wıthyou, withyou
sizi
you'v, youll
sonunda
afterall, atlast, attheend, boıls, boils, endat, eventually, fınally, finaily, ıntheend, inend, intheend
var
,there, are, arrıval, arrivaldate, exıst, exısts, exist, existed, exists, exişt, g öt, gőt, h ave, ha ve, has, has,, hasis, have, havegot, ısthere, ıt'got, isthere, it'got, lly, lly'a, there are, there have, there, there'are, there'is, there's, there’s, thereare, therebare, thereıs, thereis, thereisa, v.a.r, varıatıo, you have, you.have, youhave
ve
a.nd, and, and,, and.the, andin, andthe, deen, e.t., ısand, isand, theand, toand
yer
earth, housed, involved, locality, located, locatet, locatıon, locatıons, location, loçation, place, plaçe, pleace, prominently, room, sıte, site, sites, spo...t, spot, terrestrial, thefloor, theground, vacancles

Son çeviriler

devamını göster›
ADS - REKLAMLAR
İletişim E-mail:
Kullanım SözleşmesiSitene Ekle