He could see the need and desire in your eyes, the way your body was responding to his touch. He leaned in close, his lips brushing against your ear as he spoke.
"Then you're going to get more, sweetheart," he whispered, his voice filled with a mix of need and possession. "I'm going to give you everything you crave and more."
Gözlerindeki ihtiyacı ve arzuyu, vücudunun dokunuşuna verdiği tepkiyi görebiliyordu. Konuşurken dudakları kulağına değecek şekilde yaklaştı.
"O zaman daha fazlasını elde edeceksin, tatlım," diye fısıldadı, sesi ihtiyaç ve sahip olma duygusuyla doluydu. "Sana arzuladığın her şeyi ve daha fazlasını vereceğim."