İngilizce

He argued that poets like John Donne and other dramatists of the Elizabethan and Jacobean eras possessed a "mechanism of sensibility" that allowed them to seamlessly integrate thought and feeling in their work. However, according to Eliot, a split occurred between the time of Donne and the Victorian period. This "dissociation of sensibility" separated intellectual thought from emotional experience in poetry.
Eliot believed the greatest poets are those who reunite thought and feeling. He saw the poet's role as creating a unified whole, a new harmony from the fragmented and chaotic experiences of the world. In essence, he valued poetry that could bridge the gap between reason and emotion.
• T.S. Eliot, through his concept of the 'Dissociation of Sensibility,' argued that poetry following the metaphysical poets (like John Donne) had lost the ability to seamlessly blend thought and emotion

Türkçe

John Donne gibi şairlerin ve Elizabeth ve Jacobean dönemlerinin diğer oyun yazarlarının, eserlerine düşünce ve duyguyu kusursuz bir şekilde entegre etmelerine olanak tanıyan bir "duyarlılık mekanizmasına" sahip olduklarını savundu. Ancak Eliot'a göre Donne dönemi ile Viktorya dönemi arasında bir bölünme meydana geldi. Bu "duyarlılığın ayrışması" şiirdeki entelektüel düşünceyi duygusal deneyimden ayırdı.
Eliot, en büyük şairlerin düşünce ve duyguyu yeniden birleştirenler olduğuna inanıyordu. Şairin rolünü, dünyanın parçalanmış ve kaotik deneyimlerinden birleşik bir bütün, yeni bir uyum yaratmak olarak gördü. Özünde, akıl ve duygu arasındaki boşluğu kapatabilecek şiire değer veriyordu.
• TS Eliot, 'Duyarlılığın Ayrışması' kavramı aracılığıyla, (John Donne gibi) metafizik şairleri takip eden şiirin, şiirin özgünlüğünü kaybettiğini savundu. düşünce ve duyguyu kusursuz bir şekilde harmanlama yeteneği

(5000 karakter kaldı)
İngilizce
Türkçe

İçindekiler

Son çeviriler

devamını göster›
ADS - REKLAMLAR